7.10.2005

Alkışlarız



















2 Kasım 1960 Çarşamba tarihli Milliyet Gazetesinden

Alkışlarız

Bir kalemde yüzkırkyedi üniversite hocasının kovulmasına dair olan karar yeniden gözden geçirilecek...

Bu büyük bir müjdedir. Eski iktidar yaptığı hataları düzeltmeyi afisine yediremezdi. Yediremiye yediremiye, yendi gitti... Devlet işlerinde esneklik, anlayış ve iyi niyet şarttır.

Devlet Başkanı Cemal Gürsel de ve Milli Birlikçilerin büyük bir çoğunluğunda yapılan hatayı kabul etme olgunluğu ve büyüklüğü mevcuttur. Bir hata yapılmış, hata olduğu isbat edilmiş, hatayı düzeltme yoluna gidiliyor... Bu modern ve sağlam anlayış, memleket için ne güzel bir sigortadır. Eskiden böyle miydi? İnadım inat, burnum iki kanat denir ve başka bir şey denmezdi.

Hatalar ortaya kondukça, hatayı tamir yerine, hataların açıklanmaması için baskı kanunları çıkarılırdı. O baskı kanunları yetmez ve daha başka baskı kanunları çıkarılırdı... Gazetecilere:

-Bizim barajları yazacağınıza, hatalarımızı yazıyorsunuz. Tiraj arttırmak için mi yapıyorsunuz bunları, denirdi.

Hatayı kabul etme yerine, gazetecileri tehdit tercih edilirdi.

Bugün milletçe memleket meseleleri üzerine müşterek eğiliyoruz. Birbirimizi uyarıyoruz. Vatanın selameti için en müsbet rotayı arıyoruz. Basının da, iktidarın da rolleri en berrak şekilde ortaya çıkıyor. Karşılıklı fikir kıvılcımları, gerçeğin meş'alesini yakıyor...

Biz hata yaparız ama asla düzeltmetiz, sözü ve inadı, hırçın bir çocuk dedimciliğinden başka bir şey değildir. Yanlış hesap Bağdat'tan döner. Menderes'in hesabı, Bağdat'a kadar gidemedi. Yassıada'dan döndü. Bir hesap yanlışsa mutlaka bir yerden döner... Bu hesabı ben yürütürüm gibi bir iddia, yerçekimi kanununu tersine çevirmiye kalkmak kadar manasızdır.

Milli Birlikçilerin bazıları, zannediyoruz ki, etraflarında dolaşanların sözlerine biraz çabuk inanıyorlar. Yüzkırkyedi üniversite hocasının kovulmasında kimlerin rolü olduğu açıklansa, hangi cereyanların nerelerde anafor çevirdiği derhal anlaşılır...

Böyle tesirlere karşı zırhlı bulunmak, memleket kaderini ilgilendiren çok önemli kararları, dikta rejimlerinde olduğu gibi tek başına vermek ve bu çeşit hata paylarını azaltmak için istişari bir Meclis'e gitmek de çok faydalı olacaktır.

Bu Meclisteki görüşmeler halk efkarı önünde cereyan edeceği için, her kararın nedeni, niçini ortaya çıkacak, tüyleri diken diken eden sürprizler tekrarlanmıyacaktır...

Üç gün önce gazete manşetlerini nasıl bir ruh kararmasıyle okumuşsak, dün sabah da manşetlere bakınca gönlümüzce kıvanç rüzgarları esti...

Bir kere daha anladık ki Türkiye namuslu, dürüst, vatansever ve olgun insanların elindedir.

Çetin Altan

Hiç yorum yok: