25.06.2006

Cuma değil perşembe

















25 Mart 1959 Çarşamba tarihli Zafer Gazetesinden

Cuma değil perşembe
Bilmiyorum, sizin de elinize zaman zaman bazı taşra gazeteleri geçer mi? Büyüklerinden bahsetmiyorum, şu el kadar olanları. Küçükleri. Boyca küçük de harfleri büyük olanları.
Bunlara şöyle bir göz gezdirmekten büyük zevk duyarım, içinde neler yoktur.
Sayın Defterdarın geçirdiği nezleden tamamiyle kurtulup, yeniden işe başladığından tutun, bilmem neredeki polis karakoluna yangın söndürmek için alınacak kova ilanına kadar herşey.
Makaleleri de okkalıdır hani. Mesela Şili'de anayasa meselesi. Veyahut Guatamala'da kadastro işlerinde kullanılan usuller. Hem bunlae bir makalede de bitmez tefrika halinde devam eder: Üç, beş, sekiz...
Gazetede ayrıca paralı ilanlardan başka fisebilillah olanları da vardır:
Vatandaş Kızılay'a üye ol
Vatandaş, iyi bakım eşyanın ömrünü arttırır
gibi.
Bunlar iyi şeylerdir amma, boş kalan yere yazılacak birşey bulunamadığından konur.

Geçenlerde bir İstanbul gazetesinde okudum. Bilmem hangi kasabada böyle bir gazete kağıt tahsisi alamadığından ambalaj kağıdı üzerine basmaya mecbur olmuş.
Vay efendim, ne oldu basın hürriyeti? Muhaliftir diye gazeteye kağıt da tahsis etmiyorlar.
Daha fazla okusanız içiniz ezilir, yüreğiniz parçalanır. Basın hürriyetinin bu kadar gadre uğramasına tahammül edemezsiniz. Yazık değil mi bu gazeteciye? Kağıt verimez mi böyle gazeteciye? Sonra biz nasıl öğreniriz Cenubi Amerika'da güvercin gübresi ile yetiştirilen kabak cinsini.
Demek kağıt verilmediğinden gazete ambalaj kağıdına, pembe kağıda basılmış. Baksanıza bu pembe kağıda, basın hürriyetine vurulan darbenin tesiriyle kızaran yüzümüzün rengi imiş.

Hiç unutmam birkaç arkadaş ile beraber bir memleket seyahatinde idik. Birgün elimize bir gazete geçti. Arkadaşlardan biri baktı baktı ve dedi ki:
-Bir de beğenmezsiniz bu gazeteleri. Halbuki ben şimdi bu gazeteden günün en mühim haberini öğrendim.
Hepimiz merak ile sorduk:
-Ne imiş o haber
diye.
-Bugün Şubatın 9'u imiş ve günlerden cuma.
Uzun bir seyahatte hangi günde olduğumuzu şaşırmıştık. Fakat bir arkadaş bu bilgimize de mani oldu:
-Hayır, dedi. Bugün Şubatın 9'u değil 8'i. Cuma değil perşembe. Köylere günü gününe gitsin diye bir gün sonraki tarihi atıyorlar.

Novella Parigini'nin atelyesinde




















31 Temmuz 1962 Salı tarihli Hürriyet Gazetesinden

Novella Parigini'nin atelyesinde daima Avrupa'nın en tanınmış yıldızlarını görmek mümkündür. Zira hepsi de Novella'ya bir portresini yaptırmak hevesine düşerler. Novella'nın atelyesinde daima birçok güzel genç kadınlarla tanışmak imkanının bulunduğunu bilen milyonerler, sık sık Novella'yı ziyaret ederler. Burada Marlon Brando'ya aşık olan Ursula Andress (sağda) ile İngiliz yıldızlarından Sabrina (solda) Novella'nın atelyesinde görülmektedir.

18.06.2006

Top oynamak bir seyahate mani oldu


30 Temmuz 1962 Pazartesi tarihli Hürriyet Gazetesinden

Top oynamak bir seyahate mani oldu
Ankara, 29 (Hususi) - Almanya'nın çeşitli şehirlerinde karşılaşmalar yapmak üzere yarın (bugün) başkentten ayrılmaları beklenen Demirsporlu atletlerin bu seyahati, Atletizm Federasyonu'nun müdahalesi ile iptal edilmiştir.
Seyahatin iptal edilmesine sebep, Atletizm Federasyonu Başkanı İsmail Hakkı Güngör'ün Demirsporlu atletleri hipodromun çim sahasında futbol oynarken görmüş olmasıdır.
Atletleri futbol oynarken gören Federasyon Başkanı, durumu derhal Genel Müdür Fikret Altınel'e aksettirmiş ve bu kimselerin yurt dışında Türkiye'yi temsil edemiyeceklerini bildirerek seyahatlerinin iptal edilmesini istemiştir. Altınel de bu isteği uygun görmüş ve böylelikle Demirsporlu atletlerin seyahatleri iptal edilmiştir.

17.06.2006

Milli Puan Cetveli


15 Şubat 1960 Pazartesi tarihli Zafer Akşam Postasından

9.06.2006

Bizimkiler








8 Eylül 1966 Perşembe tarihli Hürriyet Gazetesinden

Karısını öldüren doktor 2 ruhlu imiş


2 Şubat 1963 Cumartesi tarihli Akşam Gazetesinden

Karısını öldüren doktor 2 ruhlu imiş
CALIFORNIA, A.P.
Beş haftalık karısını asitle yaktıktan sonra göğüslerini kasap bıçağıyla kesen Dr. Geza De Kaplanyi ruh doktorunun bildirdiğine göre zaman zaman kendi karakterinin tamamen tersi olan bir Fransız gazeteci Laroche hüviyetine bürünmektedir. Fransız gazeteci Laroche, De Kaplany'nin tam aksine sadist, kaba, kötü, korkak, mütecaviz ve alçak bir insandır ve De Kaplany'den daha yaşlıdır.
Teybin bir kısmında De Kaplany: "Kendimi ikiye bölünmüş hissediyordum, bu arada içimdeki şahısların diğeri "Çok geç... çok geç... çok geç..." diye tekrarlayıp duruyordu" şeklinde ifade vermektedir.
Ruh doktoruna göre hadise gecesi De Kaplany'ye Fransız gazeteci Laroche hakim olmuştur.
Geçen hafta mahkemede maktul kadının yanık ve parçalanmış cesedinin büyük ebatta bir fotoğrafı teşhir edildiği vakit De kaplany: "Ne yaptın ona!" diye bağırmış ve fotoğrafı kapmak için zabıt katibi ile mücadele etmişti.
Dr. Lee, "Ne yaptın ona" diye bağırdığı vakit De Kaplany'nin aslında Laroche'a çattığını ve ondan sonra cinayeti kendisinin işlediğini idrak ettiğini söylemiştir.