20.10.2006

Mayonun 160 yıllık hikayesi

14 Haziran 1962 tarihli Hayat Dergisinden



























O zamanlar plajın ne ismi vardı, ne de cismi. Florya, Salacak, Caddebostan, Suadiye, Küçüksu, Altınkum... Hepsinin yerinde yeller esiyordu.
Kadın, erkek, bugün olduğu gibi, cümbür cemaat denize girişini, aklının hayaline getiren yoktu.
Yabancı memleketlerdeki plajları duyan, macmualarda resimlerine raslıyan gençlerin; ateşi küllenmemiş yaşlıların, gözü süprüntülükte kalmış horozların içleri titrer, ağızları sulanırdı.
Haziran ayı geldi mi birkaç kıyı üzerinde tınazlar gibi tahta yığılır, çoğu çürük çarık, rengi kararık; bazıları da bıçkından yeni çıkmış, sapsarı, mis gibi çam kokan kaplamalar... Denize kazıklar çakılır, kayıklarda çıplak çıplak adamlar habire keser sallardı. Bunlar bir mevsimlik salaşpur deniz hamamlarını hazırlardı.
Kadınlar hamamının çevresi, üstü sımsıkı örtülü; tahtaların budakları bile iyice tıkalı idi. Buranın biletçisi, eğri, büğrü, gacır, gucur esniyen iskelenin başındaki klübede bulunurdu.
Giriş ücreti 60 para, loca 100 para, lüks localar 5 kuruştur. Hamamın bakıcıları hep Ermeni bayanlardandı. Bunların çoğunlukla belleri peştemallı idi.
Kadıköy'ün meşhur Tonton'u, Haydarpaşa'nın iki başlı, 21 numaralı Toraman'ı, tatil günleri elde, kucakta, memede, çoluk çocuk, kadın, erkek tıklım tıklım denize girecekleri taşırdı.
Kadınlar kısmının şamatası, kahkahası, curcuna ve yaygarası, cıvıl cıvıl sesleri, bu hamamların etraflarına erkekleri mıknatıs gibi çekerdi. Bu sesleri duymak, içeride, suya girenleri göz önüne getirerek tatlı tatlı hayal kurmak için hamama yakın kahveye, ağaç altına seğirtenler, kayığa binip, balık tutar gibi, açıklarda akıntıya kürek çekenler sayısızdı. Kenarcığından, kıyıcığından bir nazenini görmek için sıkıntılara katlanır, vartalar atlanırdı.











Hiç yorum yok: