
Bundan birkaç yıl önce, rejisör Semih Evin İzmir'de bir film çekiyordu. Filmin bütün artistleri tamamdı. Fakat bir karakter artisti gerekliydi ve bu rolde oynayacak olan artist İzmir'e gelmemişti.
Evin, uzun saatler kafasını yordu. Düşündü, taşındı. Mutlak surette birisini bulmak gerekliydi. Bir kızan rolüydü bu. Efe yanında çalışan bir kızan. Şöyle derli toplu, güçlü kuvvetli biri olmalıydı. Biraz da sert erkek görünüşlü olmalıydı.
Birden hatırladı. Kendisine Turgut isimli bir genci tanıştırmışlardı. Bu işe hem en uygun bir kişiydi ve hem de hevesliydi.
Turgut Özatay, kısa bir arama sonunda bulundu. Anlaşmaya varıldı. Nihayet, film çekilip bitti.
Bu bir başlangıçtı. Bunu uzun ve yorucu yıllar izledi. Öyle ya meşhur olmak

Memduh Ün'ün yaptığı "Kırık Çanaklar" adlı kordela ile sanat hayatında birdenbire yükseliveren Turgut Özatay, günün popüler yıldızları arasına giriverdi.
Aradan geçen zaman zarfında Özatay tamamen değişmiş. O iri-yarı tıknaz delikanlı zayıf, uzun boylu, düşük bıyıklı bir "kötü adam" olmuştu. Günümüzün, en iyi oyuncuları arasında yer alan Özatay, çok iyi bir aktör oluşu ile çok şeyler kaybetmiştir. Çünkü ezici ve insanı içine alan oyunu ile seyircileri büyüleyen Özatay karşısında oynayan her oyuncuyu perdeden silip atıyor. Durum böyle olunca da, kendi sanat kaabiliyetine güvenemeyen birçok kişi onunla aynı filmde oynamaktan çekinmektedir.

Türk sineması, böyle bir sanatçıya sahip olduğu için ne kadar övünse azdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder