29.01.2006

Sırası Geldikçe


2 Şubat 1963 Cumartesi tarihli Akşam Gazetesinden

Fırlayan fiyatlar ve...
Bugün halk çoğunluğunu en fazla ilgilendiren, özellikle orta hallilerin ve dar gelirlilerin sohbet konusu olan mesele nedir acaba?... Yeni bir ihtilal ihtimali mi? Toptan af mı? 5 yıllık plan mı? Ortak Pazar'daki çatlak mı?
Hiçbiri, hiçbiri, hiçbiri...
Şimdi orta halli ve dar gelirli ailelerin kış gecelerindeki sohbet konusu nedir bilir misiniz? Zaruri ihtiyaç maddelerindeki fiyat fırlaması!
-Canım efendim. Katıksız zeytinyağı bulmak artık imkansız. Katıklısının da kilosu 10 lira.
-Yaaa hanımcığım. Bizim bakkal kaba mabadır ama, çok iyi, vicdanlı adamdır. Onun için Allah tuttuğunu altın ediyor! 2 apartmanı varmış, 1 tane daha yaptırıyor! Allah versin de, 2 tane daha diksin. Ne diyodum efemm? Evet, geçende eğildi ve pek yakında diğer yağların da pahasının artacağını, onun için stok yapmamız gerektiğini fısıldadı. Dedim ya, çok iyi adam. İnsandan anlar ve ona göre hareket eder.
-Beyefendi, sadece diğer yağlar değil, yağlardan mamul maddeler, mesela sabun da fırlayacakmış. Birkaç aya kadar kilosu 8 liraya da zeytin bulunamayacakmış. N'apsak ki?
-Çok fena çok. İnsanın koskoca bir ambarı, binlerce lira parası bile olsa bu kadar stoğa yetmez. Allah encamımızı hayretsin!
-Amiiiin!
Bilginler, uzmanlar ve politikacılar ne derlerse desinler, bu durum, enflasyona doğru kayışın tipik tezahürüdür.
Şimdi, zeytinyağından başlayan fiyat yükselişi kıvılcımı, biraz sonra diğer yağlara ve yağdan mamul maddelere sirayet edecek. Memurlara yapılacak 3 kuruşluk zammın ve salınacak vergilerin esnaf psikolojisindeki etkisi, zaruri ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışını biraz daha hızlandıracak. Daha sonra fiyatların yükseleceğini hisseden müşteri, stok hevesine düşecek ve talep sun'i olarak artacak. Bu sun'i talep artışı, mal arzı değişmiyeceğine göre, fiyatları daha da kamçılıyacak. Memur maaşı, işçiye ücreti kafi gelmeyecek ve bunu zam istekleri izleyecek. Daha daha sonra para matbaası ister istemez işleyecek.
Şu hususu bir kere daha belirtelim ki, ne her emisyon enflasyondur, ne de kontrol edilebilen her ölçülü enflasyon bir umacıdır.
Oburluk da, açlık da nasıl mideyi sancılandırırsa, tedavüldeki paranın ihtiyaçtan çok fazla oluşu da, çok az oluşu kadar ekonomik bünyeyi sızlandırır.
Kaldı ki, klasik ekonomi teorisinde ihtilal yapan Keynes gibi bilginler "Reflasyon" teorisiyle, ölçülü bir enflasyonun savınmasını bile yapmışlar ve bunun yüksek konjonktürün bir çaresi olarak salık vermişlerdir. Japonya ve Batı Almanya gibi ülkeler, savaş ertesi, ekonomik kalkınmalarını bu şekilde gerçekleştirmişlerdir.
Tehlikeli olan enflasyon belirtileri ve bilgili devlet adamlarının kontrolü altındaki ölçülü bir enflasyondan çok, bu belirtilerin görülmemesi ve enflasyonun kontrol altına alınmamasıdır.
Bugün bazı bilgin, politikacı ve yazarlar bir enflasyonun asla söz konusu olmadığını söylüyorlar. İşte hatalı olan budur. Başını kuma gömen hiçbir devekuşu tehlikeden kurtulamamıştır.
Piyasada muhtemel bir enflasyonun en tipik tezahürleri vardır. Eğer bu görülmez de buna göre bir para ve kredi politikası uygulnmazsa, enflasyonun fasit dairesine düşülecektir. Ve kontrol altına alınamayan bir enflasyon, milli ekonomiyi perişan edecektir. Kontrol altına alınan akarsuların enerji üretmesi ve kontrol dışında kalanların ise sel olup zarar getirmesi gibi, kontrol altına alınamayan bir enflasyon da felaket olacaktır.
Enflasyon çanlarına kulaklar tıkanmamalıdır.

Hiç yorum yok: