4.10.2005

THK uçakları Samsun'luları gezdiriyor


30 Temmuz 1962 Pazartesi tarihli Hürriyet Gazetesinden

THK uçakları Samsun'luları gezdiriyor
Samsun, 29 (Hususi) - Havaalanı işletmeye açıldı açılalı hiç bu kadar kalabalık olmamıştı. Minibüsler şehrin en yüksek düzlüğündeki havaalanına habire insan taşıyorlardı. Filhakika uçak Samsunlular için yeni bir şey değildi ama bugünün hususiyeti başka idi. Türkkuşu'ndan bir filo gelmiş ve isteyenleri, şehir üzerinde bedava gezdiriyordu. Bu sebeple minibüslerle yokuşu tırmanan çocuklar, gençler, yaşlılar birbirlerine tepelerinde uçan uçakları göstererek, "-Acaba bize sıra gelecek mi?" diye göğüs geçiriyorlardı.
Türk Hava Kurumu 1950 yılından evvel birçok vilayetlerde olduğu gibi burada da kesif bir faaliyet göstermiş, planör kurslarına katılan gençlerden birçoğu bröveler almış, hatta bunlardan bazıları da bilahara havacı olmuşlar. Sonradan bu faaliyetler tamamen durmamış ve "Modelcilik Kulüpleri" ile gençler arasında bu güne kadar devam ettirilmiştir.
SIRAYA GİRDİLER
Herhalde Samsunluların Türk Hava Kurumu'nun uçaklarına olan düşkünlükleri buradan geliyordu. Uçakların biri inip biri kalkıyordu. Çocuklar, genç kız ve erkekler, yaşlılar sıraya girmiş uçacakları anı bekliyorlardı. Sıranın başında yaşlı bir erkekle kadın duruyorlardı. Daha doğrusu birbirlerinin eteklerini çekiştiriyor, kulaklarına eğilip bir şeyler söylüyorlardı. Yanlarına sokulduğumuz zaman bunların karı-koca olduklarını ve birbirlerini uçağa binmek için teşvik ettiklerini anladık.
Kadın, "Adam, sen yıllar yılı dağlarda gavur kovaladın, gavur tepeledin" diyor, kocasını öne sürüyordu.
TANSİYON MESELESİ
Sonradan 60 yaşında olduğunu ve gerçekten Balkan Harbi sırasında dağlarda eşkiya kovaladığını öğrendiğimiz Sabri Akyazıcı da karısına; "-Hanım, aslına bakarsan bir karış boyunda olduğu için çekiniyorum. Şöyle etli butlu bir şey olsa gözümü kırpmadan binerim. Hem biliyorsun, benim tansiyonum var" diye cevap veriyordu.
Bu konuşmadan sonra kendilerine biraz daha yaklaşarak söze karıştık. Gazeteci olduğumuzu, uçağa binerlerse fotoğraflarını çekeceğimizi söyledik. Aslen Yugoslavyalı, Köprülülü olan karı-kocadan 60 yaşındaki Hilmiye Akyazıcı bunu duyunca kocasının önüne geçti. "Ben bineyim de sen de seyret teyyareye nasıl binilirmiş" dedi.
O sırada uçak önlerine gelmişti. Hilmiye Akyazıcı çarşafını beline sardı ve bir genç kız çevikliği ile bir sıçrayışta pilotun arkasındaki yere geçip oturdu.
NEDE OLSA KORKUYOR
Başına meşin başlığı geçirdi. Yan taraftaki kapıyı kendi eliyle kapadı ve el sallamaya başladı. Fakat itiraf etmek lazımsa Hilmiye Akyazıcı, bugüne kadar uçağı sadece havada gördüğü için bütün gayretine rağmen korktuğunu gizleyemiyordu. Yüzünün rengi daha uçağa oturur oturmaz uçmuştu. Uçak Samsun üzerinde iki tur yapıp döndüğü zaman Hilmiye Akyazıcı'nın memnuniyeti sonsuzdu. "Bütün tarlaları, tarlalardaki mısırları, tütünleri, bütün evleri ve denizi gördüm. Allah sizden razı olsun. Yanımıza gelmeseydiniz, sıramızı bırakıp gidecektik. Allah devlete, millete zeval vermesin. Bu sayılı günlerimde teyyareye de bindim" diyordu.

Hiç yorum yok: