21.09.2006

Genç neslin en kuvvetli romancılarından Orhan Kemal

20 Şubat 1954 tarihli Yeni İnci
Dergisinden








... Cibali'nin karışık ve kış mevsiminde üstelik çamurlu yollarını geçtikten sonra üstadın evini bulabildim...

-Hayatımın eserlerime tesir ettiğine şüphe yok. Zaman zaman düşünürüm: 16 yaşımdan itibaren ekmeğimi kazanmak zorunda kalmasaydım ne olurdum?

-Bütün tiplerimin gerçeğe uygun olduğunu temin edebilirim.

-Sosyal endişe, sanatçının insan olması haysiyetiyle yurdu ve düşmanı hakkında verdiği kanaatlerin neticesidir. Herşeyden önce bir fikir adamı olması lazım gelen sanatçı, sosyal endişelerini sanat yoluyla belirten insandır. Demek oluyor ki, peşin sosyal endişe. Fakat bu, sanatın ikinci plana itilmesi demek değildir. İkisi birbirinden ayrılmaz bir bütündür.

-Kendi kendimle barışıksam, yani moralim düzgünse, çalışırken yanımda top atsalar vızgelir. Çoğu sefer kahvede, bir masaya oturur, başlarım yazmaya. İnsanlarla beraber, onların gürültülü havası içinde yazmak ne güzeldir!

-Hikayede şive farklarına yer verilmesi dilde birlik esasına aykırı düşmez kardeşim. Siz, sosyal konularla uğraşan bir yazarsanız ve yazdığınız hikaye yahut romanda bir çeşit röportaj demek olan usulle çalışıyorsanız.. Yani, tiplerinizin ruh tahlillerini siz değil, bizzat kendilerine yaptırmak istiyor, bunun için de muhaverenin diyalektiğine başvuruyorsanız, şive farklarını muhafazaya mecbursunuzdur.

-Okulda roman, hikaye, umumiyetle edebiyattan nefret ederdim. Varsa futbol, yoksa futbol. Edebiyat sevgisi bende çok sonra, hayata atılıp Hanyayı Konyayı anladıktan sonra başladı.

...

Hiç yorum yok: